İngilizcede 50 Adet Olumsuz Cümle Örneği
İngilizcede olumsuz cümleler, bir durumun, eylemin ya da ifadenin gerçekleşmediğini veya doğru olmadığını belirtmek için kullanılır. Bu tür cümleler, günlük konuşmalarda ve yazılı metinlerde sıkça yer alır. İngilizce dil bilgisi kurallarına göre, olumsuz cümleler genellikle “not” kelimesi eklenerek ya da “never,” “no,” “none,” “nothing” gibi olumsuz anlam içeren sözcüklerle oluşturulur. Bu makalede, İngilizce dilinde en çok kullanılan 50 olumsuz cümle örneğini bulacak ve bu cümlelerin nasıl oluşturulduğunu inceleyeceksiniz. Olumsuz cümleleri doğru ve etkili bir şekilde kullanarak dil becerilerinizi geliştirebilir ve iletişiminizde daha net ve doğru ifadeler kullanabilirsiniz.
Temel Olumsuz Cümleler:
- I don’t like coffee. (Kahveyi sevmiyorum.)
- She isn’t coming to the party. (Partiye gelmiyor.)
- He didn’t finish his homework. (Ödevini bitirmedi.)
- They won’t be here on time. (Zamanında burada olmayacaklar.)
- I haven’t seen him in a long time. (Onu uzun zamandır görmedim.)
- She hasn’t eaten breakfast yet. (Kahvaltıyı henüz yapmadı.)
- We aren’t going to the beach today. (Bugün plaja gitmiyoruz.)
- You didn’t tell me you were leaving. (Bana gideceğini söylemedin.)
- They haven’t decided what to do yet. (Ne yapacaklarına henüz karar vermediler.)
- I don’t understand what you’re saying. (Ne dediğini anlamıyorum.)
Daha Karmaşık Olumsuz Cümleler:
- I would never do something like that. (Asla böyle bir şey yapmam.)
- She couldn’t believe what she saw. (Gördüklerine inanamadı.)
- He didn’t have any money, so he couldn’t buy anything. (Parası yoktu, bu yüzden hiçbir şey alamadı.)
- They weren’t invited to the party, but they went anyway. (Partiye davet edilmediler, ama yine de gittiler.)
- I haven’t been to the cinema in months. (Aylardır sinemaya gitmedim.)
- She hasn’t heard from him since they broke up. (Ayrıldıklarından beri ondan haber almadı.)
- We aren’t going to the concert unless you come with us. (Bizimle gelmediğin sürece konsere gitmiyoruz.)
- You didn’t tell me you were allergic to peanuts. (Fıstık ezmesine alerjiniz olduğunu bana söylemediniz.)
- They haven’t finished their project yet, but they’re working hard on it. (Projeletini henüz bitirmediler, ama üzerinde çok çalışıyorlar.)
- I don’t know what to do. (Ne yapacağımı bilmiyorum.)
Olumsuzluk Yapan Diğer Kelimeler:
- Rarely: Nadiren
- Seldom: Nadiren
- Hardly: Zorlukla
- Barely: Zorlukla
- Never: Asla
- Nowhere: Hiçbir yerde
- No one: Hiç kimse
- Nothing: Hiçbir şey
- Not at all: Hiç değil
- Not in the least: Hiç değil
Örnekler:
- I rarely go to the cinema. (Sinemaya nadiren giderim.)
- She seldom reads books. (Nadiren kitap okur.)
- He hardly ever exercises. (Neredeyse hiç egzersiz yapmaz.)
- I barely understood the instructions. (Talimatları zorlukla anladım.)
- You have never been to Paris? (Hiç Paris’e gitmedin mi?)
- I can’t find my keys nowhere. (Anahtarlarımı hiçbir yerde bulamıyorum.)
- No one knows the answer to that question. (Kimse o sorunun cevabını bilmiyor.)
- I have nothing to do today. (Bugün yapacak hiçbir şeyim yok.)
- I don’t like this movie not at all. (Bu filmi hiç sevmiyorum.)
- The news didn’t surprise me in the least. (Haber beni hiç şaşırtmadı.)