Sonbahar, İngilizcede birçok mecazi anlam ve deyim için ilham kaynağı olmuştur. Bu mevsim, doğanın değişimi, yaprakların dökülmesi ve havaların soğumasıyla birlikte birçok metafor ve deyimin içinde yer bulur. İşte İngilizcede sonbahar ile ilgili kullanılan bazı popüler deyimler ve anlamları:

1. To Turn Over a New Leaf

Bu deyim, birinin hayatında yeni bir başlangıç yapması, kötü alışkanlıklarından vazgeçip kendini yenilemesi anlamına gelir. “Leaf” kelimesi burada yaprak anlamına gelir, ancak aynı zamanda bir sayfa anlamını da taşır.

Örnek:

  • After failing the exam, he decided to turn over a new leaf and study harder.
    (Sınavda başarısız olduktan sonra, yeni bir sayfa açmaya ve daha çok çalışmaya karar verdi.)

2. The Autumn of One’s Life

Bu deyim, bir kişinin yaşamının sonbahar dönemini, yani yaşlılık dönemini ifade eder. Sonbahar, bir insanın yaşamındaki olgunluk ve deneyimlerle dolu geç dönemleri sembolize eder.

Örnek:

  • Now in the autumn of his life, he enjoys spending time with his grandchildren.
    (Şimdi, hayatının sonbaharında, torunlarıyla vakit geçirmekten keyif alıyor.)

3. To Fall for Something/Someone

“Fall” kelimesi sonbahar anlamına geldiği gibi aynı zamanda bir şeye kapılmak, aldanmak veya birine aşık olmak anlamında da kullanılır. Bu deyim, birine aşık olmayı veya bir tuzağa düşmeyi ifade eder.

Örnek:

  • He fell for her the moment he saw her.
    (Onu gördüğü anda ona aşık oldu.)
  • Don’t fall for that scam!
    (O dolandırıcılığa kanma!)

4. To Be in Full Bloom

Her ne kadar bu deyim daha çok baharla ilişkilendirilse de, sonbaharda da kullanılabilir. Sonbaharda bitkiler, hasat dönemiyle birlikte en olgun ve verimli dönemlerine ulaşır. Bu deyim, bir şeyin ya da birinin en verimli, en güzel ya da en başarılı döneminde olduğunu ifade eder.

Örnek:

  • Her career is in full bloom, and she’s thriving.
    (Kariyeri en verimli döneminde ve başarıyla ilerliyor.)

5. To Reap What You Sow

Sonbahar, hasat zamanı olduğu için bu deyim oldukça anlamlıdır. “Reap” (biçmek) ve “sow” (ekmek) fiilleri, kişinin yaptığı şeylerin karşılığını alacağı anlamına gelir. Birinin geçmişte yaptığı iyi ya da kötü davranışların sonuçlarını yaşadığı anlamında kullanılır.

Örnek:

  • He’s reaping what he sowed after years of hard work.
    (Yıllarca sıkı çalıştıktan sonra emeğinin karşılığını alıyor.)

6. A Cold Day in Hell

Bu deyim, bir şeyin gerçekleşmesinin neredeyse imkansız olduğunu ifade eder. Soğuk bir gün ile cehennem arasında kurulan bu zıtlık, bir olayın çok düşük bir ihtimal olduğunu belirtir. Sonbaharın soğuk günlerini simgesel olarak içerir.

Örnek:

  • It’ll be a cold day in hell before he apologizes.
    (O özür dileyene kadar cehennemde soğuk bir gün olur, yani özür dilemesi imkansız gibi.)

7. Nip in the Air

Bu deyim, sonbaharın havadaki soğukluğunu ve tazeliğini ifade eder. Hava serinlemeye başladığında ve sonbaharın ilk soğuk günleri hissedildiğinde kullanılır.

Örnek:

  • There’s a nip in the air this morning; it feels like autumn has arrived.
    (Bu sabah havada bir serinlik var, sanki sonbahar gelmiş gibi.)

8. To Be Ripe for the Picking

Bu deyim, bir şeyin veya bir kişinin tam zamanında olduğunu, bir fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini ifade eder. Sonbaharda meyveler olgunlaşır ve hasat edilir. Bu deyim, bir durumun tam olgunlaştığını ve harekete geçmek için doğru zaman olduğunu ifade eder.

Örnek:

  • With so many job openings, the market is ripe for the picking.
    (Bu kadar çok iş fırsatı varken, pazar değerlendirilmeye hazır.)

9. To Harvest the Fruits of One’s Labor

Bu deyim, birinin uzun zamandır üzerinde çalıştığı bir işin ya da çabanın sonucunu aldığını ifade eder. Tıpkı sonbaharda yapılan hasat gibi, bu deyim başarıya ulaşmanın keyfini çıkarma anlamına gelir.

Örnek:

  • After months of preparation, we are finally harvesting the fruits of our labor.
    (Aylarca süren hazırlığın ardından sonunda emeğimizin karşılığını alıyoruz.)

10. To Be in the Wind

Sonbaharda yaprakların rüzgarla savrulması gibi, bu deyim de bir şeyin belirsiz olduğunu, karar verilmemiş ya da gelecekte ne olacağı belli olmayan durumları ifade eder.

Örnek:

  • Their plans are still in the wind, and nothing has been confirmed yet.
    (Planları hala belirsiz, henüz hiçbir şey kesinleşmedi.)

11. Shake Like a Leaf

Sonbaharda ağaç yapraklarının rüzgarda sallanmasını betimleyen bu deyim, korku ya da soğuktan dolayı birinin titremesini ifade eder.

Örnek:

  • She was shaking like a leaf before her presentation.
    (Sunumundan önce yaprak gibi titriyordu.)

12. To Save for a Rainy Day

Bu deyim, gelecekte kötü ya da zor zamanlar için para veya kaynak biriktirmek anlamına gelir. Sonbaharın yağışlı günlerine atıfta bulunarak gelecekte ihtiyaç duyulabilecek bir şey için hazırlık yapmayı ifade eder.

Örnek:

  • I’m saving money for a rainy day.
    (Zor günler için para biriktiriyorum.)

13. Like Leaves in Autumn

Sonbahar yapraklarının ağaçlardan dökülmesini simgeleyen bu deyim, bir şeylerin hızla ya da çok miktarda yok olmasını, kaybolmasını ifade eder.

Örnek:

  • Customers left the store like leaves in autumn after the prices increased.
    (Fiyatlar artınca müşteriler sonbahar yaprakları gibi dükkandan ayrıldı.)